2023 yılının sonlarına yaklaşırken, Marmara Bölgesi'nde meydana gelen depremler, bölge halkını tedirgin etti. 24 Ekim 2023 tarihinde saat 14:38'de, merkez üssü Yalova'nın Çınarcık ilçesinde meydana gelen 4.2 büyüklüğündeki deprem, kısa sürede İstanbul'dan Uşak’a kadar geniş bir alanda hissedildi. Depremin ardından gelen artçılar ve sürekli yaşanan sarsıntılar, güvenlik endişesini artırarak hem vatandaşların hem de yetkililerin hareket geçmesine neden oldu. Bu durum, Marmara Bölgesi’nde deprem riskinin ne denli yüksek olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Marmara Bölgesi, Türkiye'nin en kalabalık nüfusuna sahip ve ekonomik açıdan en gelişmiş bölgesi olarak bilinirken, aynı zamanda ülkedeki en yüksek deprem riski taşıyan alanlardan birisidir. 1999 İzmit Depremi bu durumun somut bir örneğini oluştururken, bölgedeki fay hatlarının sıklığı ve hareketliliği, depremlerin asla unutulamayacak bir gerçek olduğunu gösteriyor. 2023 yılındaki sarsıntılar, halkın deprem hazırlıklarını yeniden gözden geçirmesi ve acil durum planlarını güncellemeleri için bir hatırlatıcı oldu. Özellikle İstanbul, gelişmiş altyapısı ve yoğun nüfusu ile büyük bir risk altında. Kentin deprem öncesi hazırlıkları ve yönetim stratejileri, doğal afetler karşısında etkili bir şekilde hayata geçirilmeli.
Olay sonrası, AFAD (Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı) tarafından yapılan açıklamalarda, deprem sonrası hasar tespit çalışmalarına başlandığı belirtildi. Yetkililer, vatandaşlara soğukkanlı olmaları ve panik yapmamaları konusunda uyarılarda bulundu. Ayrıca, depremin ardından yaşanan artçı sarsıntılara da dikkat çekildi. Deprem sonrası sarsıntıların devam etmesi, olası bir büyük depremin habercisi olarak değerlendirilmiyor, ancak halkın dikkatli olması gerektiği vurgulanıyor. Uzmanlar, depremlerin doğal bir olgu olduğunu ve hazırlıkların her an yapılması gereken bir durum olduğunu ifade ediyor. Bu açıdan, deprem tatbikatlarının, eğitimlerin ve halkın bilinçlendirilmesinin önemi bir kez daha kendini hissettiriyor.
İstanbul başta olmak üzere, depremin hissedildiği tüm illerde, vatandaşların olası bir acil durum senaryosuna hazırlıklı olmaları yönünde bilgilendirme çalışmaları artırılmakta. Yerel yönetimler, vatandaşların güvenli alanlara nasıl ulaşacaklarını öğrenmeleri ve deprem anında nasıl davranmaları gerektiği üzerine bilgilendirme sürdürmekte. Marmara Bölgesi’ni etkileyen bu tür sarsıntılar, halkın deprem konusundaki farkındalığını artırırken, ayrıca yerel yönetimlerin de krize müdahale kapasitelerini gözden geçirmelerine vesile olmakta.
Sonuç olarak, Marmara’daki depremler bir tehdit değil, aynı zamanda bir hatırlatmadır. İnsanların bu gibi doğal afetlere karşı hazırlıklı olmaları, güvenli yaşam alanları yaratmaları ve toplumca bilinçlenmeleri gereken konular arasında yer almaktadır. Marmara Bölgesi’nde herhangi bir kamu alanında yapılacak iyileştirmeler ve afet yönetim sistemlerinin güncellenmesi, gelecekte olası felaketlerin olumlu etkilerinde büyük rol oynayacaktır.