Son zamanlarda, İngiltere’deki sağlık sistemi ciddi bir krizin eşiğinde. Hastaneler, özellikle yoğun bakım üniteleri, artan hasta sayısıyla baş etmeye çalışıyor. Ciddi hastalıkları olan yüzlerce kişi, tedavi için günlerce, haftalarca hatta aylarca sıra beklemek zorunda kalıyor. Bu durum, sağlık sisteminin ne denli karmaşık bir hal aldığını gözler önüne seriyor.
İngiltere’deki National Health Service (NHS), yıllardır devlet destekli bir sağlık sistemi olarak çalışıyor. Ancak, sistemin finansmanı, personel açığı ve artan hasta talepleri nedeniyle ciddi zorluklar yaşanıyor. COVID-19 pandemisi sonrası, sağlık çalışanlarının yetersizliği ve moral bozukluğu, NHS’nin işleyişini doğrudan etkileyen faktörlerden yalnızca birkaçı. Kış aylarının gelmesiyle birlikte, grip ve diğer solunum yolu enfeksiyonları gibi hastalıkların artması, hastanelerdeki yoğunluğu daha da artırıyor. Hastaların acil servislere akın etmesi, bekleme sürelerini uzatırken, bazı hastaların hayati tehlike geçirebileceği durumları da beraberinde getiriyor.
Bu durumun en somut örneklerinden biri, 67 yaşındaki Margaret isimli bir kadının hikayesidir. Margaret, birkaç hafta önce kalp problemleri nedeniyle acil servise başvurdu. Ancak, hem tedavi edilecek hasta sayısının fazlalığı hem de hastanedeki personel eksikliği nedeniyle günlerce beklemek zorunda kaldı. Fakat ne yazık ki, Margaret’ın durumu kötüleşti ve tedavisinin gecikmesi nedeniyle ağır komplikasyonlar yaşadı.
Margaret’ın hikayesi, sistemin ne kadar acil reform ve iyileştirmeye ihtiyaç duyduğunu gözler önüne seriyor. Birçok hasta, yüksek risk grubunda olmalarına rağmen, tedavi için beklemek zorunda kalıyorlar. 39 yaşındaki James, enfeksiyon için acil yardım almakta zorlandığını belirtiyor. “İş yerimdeki arkadaşım, hastaneye gitmem gerektiğini söyledi ama hemen gidecek gibi görünmüyordum. Başka hastalar edinmek istediği için acil serviste çok beklemem gerekti” diyor.
İngiltere’deki sağlık sisteminin bu durumu, yalnızca hastaları değil, onların ailelerini de derinden etkiliyor. Hastaların doktora ulaşabilmesi için günlerce sıra beklemesi, aile bireylerinde endişe ve stres yaratıyor. Bazı aileler, hastalarını bir an önce tedavi ettirmek için başka hastanelere gitmeyi bile düşünüyorlar. Ancak, başka bir hastaneye sevk edilmek bile zaman alıyor ve bu da hastaların tedavisini geciktiriyor.
Bunun yanı sıra, sağlık çalışanları da büyük zorluklarla karşılaşıyor. Uzun saatler süren çalışmalara dayanarak, birçok hemşire ve doktor tükenmişlik hissi yaşıyor. Emeklilik ve meslekten ayrılmalar, NHS’nin mevcut kadrosunun daha da azalmasına neden oluyor. Sistem üzerindeki yük, sağlık çalışanlarının motivasyonunu düşürmekte ve bu durum da hasta bakımının kalitesini olumsuz etkiliyor.
Uzmanlar, bu krizin aşılması için acil önlemler alınması gerektiğini vurguluyor. Tedavi bekleyen hastaların sayısının artmasına karşılık, sağlık sistemin yeniden yapılandırılması ve sağlık çalışanlarının desteklenmesi büyük önem taşıyor. İyileştirmelerin yanı sıra, toplumun sağlığını korumak için fiziksel aktivitenin teşvik edilmesi ve toplum sağlığına yönelik önleyici hizmetlerin geliştirilmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak, İngiltere’deki “ölüm” sırası, sadece bir sayı değil, aynı zamanda hayatta kalma mücadelesi veren yüzlerce insanın trajik hikayesidir. Sağlık sistemindeki kriz, yalnızca günümüzü değil, geleceğimizi de riske atıyor. Bu nedenle, tüm toplumun el birliğiyle bu sorunu ele alması, her bireyin sağlıklı bir yaşam sürmesi için gereklidir.